; cbyra

<>Bu sayfayı bana Gölhisar'dan Osman Kanyucel göndermiştir. em>

DÜNYANIN GÖREMEDİĞİ TARİH GÖLHİSAR CBYRA

        Kibyra, Burdur ili Gölhisar ilçesinin Horzum Mahallesi kuzeyindeki yamaçlar üzerinde yer alan dar, düz alanda; arazinin yapısına uygun bir yerleşim şekliyle kurulmuş antik  şehirdir. Şehrin bulunduğu çevre antik coğrafyada Kabalya veya Kabalis Bölgesi olarak adlandırılmıştır. Bu nedenle kültür karakteri olarak bu dört antik bölge kültürlerinin ortak izlerini taşımaktadır.

       
Kibyra’nın Milyas Bölgesi’nden gelen Pisidyalı kolonistlerce M.Ö 3. yüzyılda kurulduğu tahmin edilmektedir. Milyas Burdur’un Bucak ilçesinin Kocaaliler yöresinin antik adıdır. Efsaneye göre Kibyras tarafından kurulan şehir, Romalıların ilk defa Anadolu’ya geldiklerinde Tiran Moagetes tarafından idare ediliyordu. II. Eumenes’in saltanat sürdüğü MÖ 197-159 yıllarında Bergama Krallığı’na bağlı olan Kibyra, Bergama Krallığı’nın sona ermesinden sonra Tetrapolis’i oluşturur. Kibyra; Bubon (İbecik-Dikmen Tepesi), Balburo (Karaçulfa Köyü), Oinoanda (İncealiler  Köyü)’dan oluşan Tetrapolis’in başkentidir.

         M.Ö 82 yılında Murena tarafından bağımsızlığına son verilen Kibyra Roma’ya tabi olmuştur. Büyük bir zelzeleye de sahne olan şehrin Roma Dönemi tarihi hakkında fazla bilgimiz yoktur. Ancak, odeon, tiyatro, stadyon, hamam, aşağı ve yukarı agora, mezar yapıları, bazilika  köprü gibi bugünkü kalıntıları oluşturan yapılar Roma Dönemi yapılarıdır. Bugün toprak üstünde görülebilen en eski yapı Helenistik Devre ait tahkimatla ilgili olup yukarı agoranın güneyinde bulunmaktadır. Mevcut kalıntılardan edinilen bilgiye göre Kibyra’nın Geç Roma ve Bizans döneminde iskan görüldüğü anlaşılmaktadır. Fakat şehir en parlak dönemini M.S. II yüzyılda yaşamıştır. Bizans Çağında yerleşimin daha çok aşağıya düzlüğe doğru kaydığı tahmin edilmektedir.

        Helenistik Kibyra sikkelerinde horgüçlü boğa, kartal, miğferli baş ve süvari figürleri görülmektedir. Miğferli başın Athena veya Ares olduğu konusunda bir birlik yoktur. Süvari figürünün ise şehrin kurucusu Kibyras olduğu ifade edilmektedir. Bölgede çok yaygın bir Dioskur kültürünün varlığınıda biliyoruz.

        Kibyra’da demirciliğin , at yetiştiriciliğinin çok ileri bir düzeyde olduğu bilinmektedir. Kibyra atları antik dünyada çok meşhurdu. Arazisinin doğal yapısında demir cevheri bulunmaktadır. Kibyra’nın demircilikte de çok ileri olduğu bilinmektedir. Ayrıca aşağı agoranın derici esnafı tarafından yaptırıldığı, dericiler çarşısı olarak kullanıldığı aşağı agoranın girişindeki mermer yazıttan anlaşılmaktadır. Dericiliğe bağlı olarak Kibyra ekonomisinde hayvancılığın da önemli bir yer tuttuğu anlaşılmaktadır. Geniş bereketli Gölhisar Ovası bugünde olduğu gibi Kibiyra ekonomisinde tarımın önemli bir yeri olduğuna işaret etmektedir. Kibyra ticari ve politik başarısını ise bölgeler arasında köprü görevi yapan konumundan almıştır.
           Cibyrada  akropoldaki resmi yapılardan zamanımıza kadar gelebilenlerden  en önemlilerini sırası ile Stadion , Tiyatro,Odeon,Aşağı ve Yukarı agora  yapılarıdır.
 


          Stadion Yapısı: Kentin bu günkü yolu üzerinde hemen soldadır. Halkın sportif faaliyetlerine hizmet ediyordu. Planı U şeklinde ebadı 20*60 m. Açık dar cephede zafer takı şeklinde anıtsal beş gözlü girişi vardır. Batısı yamaç olan yapının  üç tarafı basamak şeklinde oturma kademeleriyle çevrilidir. Mimarı özellilleri yönünden  M.S.I ve II.y.y.’a  tarihlenir.
 
 


            Tiyatro Yapısı: Kentin batısında yamaça dayalıdır. Halk tiyatro oyunları nı  burada  seyrediyordu. Kavea (oturma sıraları) sı meyilli arazi  olan yamaca oturtulmuş olup iki kısımlıdır. Yedi-sekiz bin seyirci alabilecek kapasitededir. Tiyatroya iki giriş vardır. Sahne binası yıkılmış olmasına rağmen planı açıkça anlaşılmakta ve Termesus  tipindedir. Sahne binasında beş kapı  vardır. M.S.I.yy’a tarihlenebilir. 
 
 

 

        Odeon Yapısı: Kentin batısında tiyatronun güneyindedir. İçinde konserler verilebilen bir yapıdır. Kesme taş bloklardan bir yamaca yarım daire planlı olarak yapılmıştır. Kaveası iki kısımlıdır. Oturma sıraları basamaklar halindedir. Sahne yapısından beş kapıyla orketraya geçilir. Paradoslardan Kaveaya karşılıklı iki galeri açılmaktadır. M.S.I.-II y.y. a tarihlenebilir.

          Agora Yapısı:  Akropolün tam ortasında yer alır. Aşağı ve yukarı agora olmak üzere iki agora vardır. Agora halkın alışveriş yaptığı Pazar yeri olarak kullanılan meydandır. Bu meydanlarda önemli olaylar ve konular toplu halde bulunan halka duyurulurdu. Yolun kuzeyinde yer  alan yukarı agoranın çevresi  kesme blok taşlardan yapılmış bir duvarla çevrilidir. Esas girişi güneydedir. Kuzeyinde bir sarnıç vardır. Aşağı agoranın güneyi,kuzey,batı kısmında girişleri vardır. Kuzeyinde dükkan sıralarına ait temeller mevcuttur. Kuzeyde girişinin önünde derici esnafı tarafından diktirilen yazıtlı bir taş blok vardır. Roma devrine tarihlenir.

           Su Yolu Yapısı:  Kentin su ihtiyacını kentin kuzeyinde Böğrüdelik mevkiinde antik su kaynağından temin ediliyordu. Bu suyun  kente getirilmesi ni sağlayan dörtgen taş bloklarından yapılmış taş oluklar halde mevcuttur . Bu gün dahi Horzum mahallesinin su ihtiyacı bu antik kaynaktan temin ediliyor.

            Akropolde nekropol ( mezarlık ) sahasıda vardır. Nekropol sahasında toprak üstünde taş lahit mezarlar ve toprak altında konglemera tabakayla açılmış mezarlar vardır. Bunun dışında anıtsal bir mezar yapısıda  vardır.

              Uylupınar antik nekropolü : Gölhisar ilçe merkezine 15 Km mesafede köyün sınırları içinde kalan, Toprak tepe, Kabakkırı, Gavurdamı mevkiinde saha içerisindedir. Bu saha köylüler tarafından delik deşik edilmiştir. Burda bulunan eserlerin bir kısmı Burdur Müzesine getirilmiştir. Bu gün müzede küçük eserler  salonunda cam vitrinde teşhir edilmektedir.

              Bu eserlerin çoğunluğu keramik eserler teşkil etmektedir. Bu sahalarda 1975 yılında Burdur müzesi Uzmanları kazı yapılmıştır. Gerek kazıda bulunan gerekse satın alma yoluyla elde edilen keramik eserler orijin  form,motif ve renk yönünden çeşitlilik gösterir. Bölgenin Piyasada Liky Karya, Frigya arasında bir geçiş teşkil etmesi zenginliğinin önemli nedenidir.

               Bu keramikleri gruplara ayırısak tarihi devirlere göre beş gurupta incelememiz gerekiyor.
I- M.Ö. 800-600 yıllarına tarihlenen Anadolunun karakteristik kerami kırmızı üstüne siyah,deve tüyü üstüne siyah ,krem beyaz üstüne siyah ,olmak üzere iki renkli boyalı keramik eserlerdir.
II- M.Ö.  8.y.y’a tarihlenen Doğu Yunan Geometrik keramiği, bu bu keramiğin özelliği üzerinde geometrik boya bezemelerin olmasıdır.
III- M.Ö. 700-500 yıllarına tarihlenen arkaik Doğu Yunan keramiğidir.
IV- M.Ö. 600 yıllarının başlarına tarihlenen Korint ve Attik orijinli keramiktir.
V- Lidya keramiği: Nekropolde bol miktarda tesadüf edilir. Sathı mermer damarı şeklinde dalgalıdır.
 

            Keramik buluntuları M.Ö.8.y.y’dan M.Ö.6.y.y sonuna kadar tarihlenebilen Uylupınar nekropolü çevrede önemli  bir iskan yerinin varlığına işaret etmektedir. Buranın  neresi olduğu şimdiye kadar tespit edilmiş değildir.

           BUBON ANTİK KENTİ: Gölhisar İlçesine bağlı, İbecik köyü sınırları içerisindedir. Bubonda  1970’den önce yapılan kaçak kazılarda M.S.II.yüzyıl Roma devrine tarihlenen birçok bronz heykel ve heykel başı yurt dışına kaçırılmıştır. Bunlardan bilinenlerden başlıcaları şunlardır. İmparator Lucius Verus’un  bir başı ve bir heykeli, İmparator Septimus Severus’un başı eksik heykeli,ve başı İmparator Carcalla’nın başı ve Burdur müzesinde bulunan Apollon heykelinin başıdır. Burdur müzesinde Apollon heykelide yurt dışına kaçırılırken ihbar neticesinde yakalanarak müzemize kazandırılmıştır. Bubonda çok bronz heykelin bulunup yurt dışına  kaçırılması burda antik devirde bir bronz heykelcilik  okulu  veya atelyesini  varlığını delalettir. Bubonda tiyatro ve tapınağın olduğu zamanıöıza kadar gelen kalıntılarından anlaşılmaktadır. Tiyatroda üzerinde yazıt nolan iki yazıtlı taş vardır. Bu taşlar üzerinde yazıların Türkçesi Burdur  Müzesi Bubon klasöründe vardır. O zamanki sosyal hizmetler  anlatılmıştır.

ANA SAYFA